Kathy Rain 2: Soothsayer – İnceleme

2016 yılında yazdığım Kathy Rain incelemesini aşağı yukarı şu sözlerle bitirmiştim: “Clifftop Games’in ilk oyunu olan Kathy Rain benden geçer not aldı; bir sonraki oyunun bundan da iyi olacağını ve ileride aynı Wadjet Eye gibi kendisinden sıkça bahsettireceğine inanıyorum”. O yazının üzerinden 9, Kathy Rain’i baştan aşağı yenileyen ve çok daha rafine ve iyi bir deneyim sunan Director’s Cut versiyonunun üzerinden ise 4 yıl geçti. Aradan geçen bu zamanın sonunda Kathy Rain 2’ye kavuştuk ve öngörümde haklı çıkmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Clifftop Games Director’s Cut ile oyunu AGS’den Unity grafik motoruna taşımıştı ve aslında o zamanlar bir bakıma Soothsayer’ın da temelini attılar diyebiliriz. Elimizde Director’s Cut’taki bütün güzel özellikleri koruyan ve onun da üstüne çıkmış bir oyun var çünkü.
Öncelikle genelde bu tür oyunlarda “ilk oyunu oynamasanız da olur” falan denir ya hani, Kathy Rain 2 için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Oyunun başında ilk oyunda neler olduğuna dair güzel bir özet var, evet, ama tamamıyla yeterli olduğunu söyleyemem. Soothsayer’dan gerçek anlamda keyif almak, özellikle de hikayenin gidişatı içinde ortaya çıkan “ifşalara” şaşırmak, ilk oyunla bağlantıları anlamak istiyorsanız en azından Director’s Cut’ı mutlaka oynamanızı öneriyorum. Yani önceliği bence Soothsayer’a değil Director’s Cut’a verin, hele bir şu mavi saçlı asi kızımızla tanışın, başına gelenleri öğrenin… Ama “yok, bana ilk oyun gerekli değil, özet yeter” diyorsanız da size azıcık hikayeye dair bilgi vereyim.
Kathy Rain 2 ilk oyunda Cornwell Springs’te meydana gelen olayların üç yıl sonrasına götürüyor bizi. Kathy Rain’in Kassidy kasabasında açmış olduğu dedektiflik acentası için işler pek yolunda gitmiyor, Kathy’nin çok fazla borcu var, kirasını bile ödeyemiyor ve binadan atılmak üzere. Sadece iş hayatı değil özel hayatı da kötü durumda Kathy’nin. İlk oyundan da tanıdığımız en iyi arkadaşı Eileen’den bile kopmuş halde. Halbuki ilk oyunun sonunda birlikte ne kadar iyi bir ikili olduğundan bahsediyor, ‘bir sonraki vakada da bunu tekrarlayalım” diyorlardı. Kathy’nin annesi ayrı bir sorun, hala akıl hastanesinde ve Kathy ile araları yok denecek kadar kötü durumda. Zaten biliyorsunuz, Kathy biraz fazla başına buyruk, biraz fazla egolu, bu yüzden de yalnız kalmasına çok şaşırmamak lazım.
Kassidy’de bir seri katil var, basın kendisine Soothsayer takma ismini takmış. Bu katil şimdiye kadar beş kişiyi, törensel biçimlerde öldürmüş. Kimini bıçaklamış, kimini yakmış, kimini asmış. Hepsinin de yanında obsidyenden yapılmış kehanet aynası parçaları bulunmuş. Polis o kadar çaresiz ki artık katili bulana ödül vadediliyor, bu da Kathy’nin içinde bulunduğu durumu düşününce bulunmaz nimet.
Kathy Rain 2’nin oldukça güzel işlenmiş bir hikayesi var. Oyunun neredeyse sonuna kadar bolca dedektiflik yapıyor, isimsiz kurbanın kimliğini ortaya çıkarmaktan öldürülenlerin ortak noktalarını bulmaya bir çok iş yapıyorsunuz. Oyun altı güne ayrılmış durumda ve her gün yapmanız gereken şeyler belli. Kathy’nin not defteri bu bakımdan süper yardımcı çünkü o anda peşinde bulunduğunuz göreve dair net bilgiler içeriyor. Defterdeki o güne dair tüm görevleri tamamlayınca Kathy zaten yorulduğunu belirtiyor ya da “yarın ola hayrola” diyor, dairenize gidip uyuyor, kabusunuzu görüyor ve yeni güne başlıyorsunuz.
Kathy’nin defteri ayrıca öğrendiği isimleri, önemli soruları, telefon numaralarını vs de not ettiği bir alan. Herhangi birini sorguya çekerken defterdeki kelimeleri soruyorsunuz, yeni bir şey öğrendiğinizde onlar da deftere ekleniyor. Gün içinde yapacaklarınız çoğunlukla lineer değil, birkaç görevden istediğinize istediğiniz sırayla gidebiliyorsunuz. Biriyle konuşurken defteri yukarı çektiğinizde ekranda gördüğünüz şeyler hakkında da sorular sorabiliyorsunuz, ya da envanterden bir eşyaya tıkladığınızda bu sefer ona dair soru sormuş oluyorsunuz. Son derece pratik bir sistem. Kathy bir ipucuna ihtiyacı kalmadığında veya yeni bir şey öğrendiğinde onu defterinden silip yenisini yazıyor, böylece boşa kürek çekme sıkıntısı da olmuyor.
Özellikle şu son iki ayda çok sayıda yeni macera oyunu oynadım, inceledim. Genel şikayetimi biliyorsunuz, ya bulmaca sayısı az kalıyor ya da bulmacalar çok kolay oluyordu. Kathy Rain 2 son zamanlarda 90’ların macera oyunlarındakine benzer seviyede karışık bulmacalarla karşılaştığım ilk oyun oldu desem yeridir. Elinizdeki gazete kupürlerindeki detaylar bile bazı bulmacalarda işinize yarıyor, yani olay sadece “bir eşyayı başka bir eşya veya ekran üzerinde kullan” şeklindeki envanter bulmacalarıyla sınırlı değil. Gazete bulmacası, quiz bulmacası, çağrı kodu bulmacası ve bilgisayar hackleme bulmacası özellikle çok yaratıcı ve tatmin ediciydi. Yalnız cevabı “yazmanız” gereken bulmacalar bazı oyunculara fazla zor gelebilir, az önce bahsettiğim quiz bulmacası bunlardan biri. Bunlarda doğru cevabı seçenekler arasından sallayayım ya da tüm eşyalara tıklayayım gibi ‘kaba kuvvet’ çözümü yapmanız mümkün değil. Doğru cevabı bulacak ve yazacaksınız.
Kathy Rain 2 piksel grafikli bir macera oyununun ne kadar renkli, ne kadar dolu dolu olabileceğini de gösteriyor. Her oda, her ortam inanılmaz detaylı, arkaplanda çoğu işe yaramayan ama atmosferi zenginleştiren çok fazla eşya var. Karakter ve eşya animasyonları da bir hayli iyi. Ama oyunun asıl parladığı yer bence seslendirmeler. Kathy Rain 2 baştan aşağı seslendirilmiş bir oyun ve kadrosunda macera oyunlarında sesini duymaya alıştığımız bir çok isim var. Arielle Siegel yine Kathy rolünde çok iyi çıkarmış ama genel olarak tüm seslendirmelerin karakterlere yakıştığını ve oyunun prodüksiyon kalitesini bir hayli yükselttiğini söyleyebilirim.
2025 bence point and click macera türü için müthiş bir yıl oluyor. Daha şimdiden Slender Threads, Elroy and the Aliens, Rosewater, Old Skies, Near-Mage gibi çok güzel oyunlar oynadık. Kathy Rain 2 de bu başarılı oyunlar arasında parlayan bir diğer yıldız. Yaklaşık 7 saatlik bir süre sonunda oyunu bitirmiş olmama rağmen başarımların yarısını alamamışım, bu da bana ikinci tur yolu gözüktü anlamına geliyor. Kathy Rain 2 o kadar güzel bir oyun ki, bu tekrar gözümde hiç büyümüyor, o kadar diyeyim.